GÜLENYÜZ



GÜLER YÜZLÜ OLMA HAKKINDA BİR PARÇA

Amerika’daki çalışma sürem içinde, başarının başlangıcının güler yüzle ilgili olduğunu, deneyimlerin sonucunda öğrendiğimi kabul edenlerden biriyim.

On dokuz yıllık Amerika süreci yaşantımın çok güç günleri oldu. California State University, Long Beach’te araştırma yaptığım ilk günlerde, omuzlarımdaki yükün ağırlığını tüm şiddeti ile duyumsamıştım. Bu da doğal olarak stres yaratıyor ve güler yüzlü olmamı engelliyordu. Amerika karşıdan çok çekici ve her şeyin kolay olacağı kanısını veriyordu.

Canım sıkılıyor, yalnızlık hissediyor, içimi memleket, arkadaş özlemi sarıyordu. Ana dilimizin rahatlığından uzak, yabancı sözcüklere sığınıyor, duyarlı dünyamda her şeyi anlatamamanın güçlüğünü yaşıyordum.

Bir gün bir Cafe’de oturmuş, düşüncelerime dalmıştım. Yüzümün ne hal aldığını bilmiyordum. Orada çalışan gençlerden biri, masama üzerine yuvarlak bir şekil çizilmiş ve “SMILE FACE” yazan bir kağıdı bırakmıştı. Şaşırmıştım; bu nedendi? Güler yüz anlamına gelen yuvarlak şekil beni uyarmıştı. Kim bilir, ne asık bir yüzle oturmuştum ki, çevremi sıkmıştım. Bir süre sonra genç adam “özür dilerim, bir yeriniz mi ağrıyor, size yardım edebilir miyim?” diye sordu. “Ağrım yok, gerilim içindeyim” diye yanıt verdim. Genç adam, “Anladım, siz de benim gibi yabancısınız, çalışma yaşantınızda sıkıntı çekiyorsanız, lütfen güler yüzlü olun, yoksa başarı veriminiz azalır.” dedi. Masamdaki güler yüz resmini alıp, ona teşekkür ederek okuluma gittim. Güler yüz çizilmiş kağıdı karşımdaki duvara yapıştırdım.

Her gün laboratuvardan içeri adım atarken, çevreme gülerek “günaydın” demeye başladım. Kimi kez içimde sıkıntı rüzgârları estiği ve ağlamak isteğiyle dolu olduğum halde, kendimi zorlayarak, yüzümdeki gülümsemeyi eksik etmiyordum. Bu bir alışkanlık haline dönüşmüştü. Ve sonuçta çevremde insanların çoğaldığını ve çalışmalarımdaki verimin arttığını saptadım.

Araştırmam sonuca eriştiğinde, kimi küçük iş yerlerinde geçici olarak çalışıp, deneyimimi arttırdım. Sonunda büyük bir firmada iş buldum. Dünyaca tanınmış Dr. Arnold O. Beckman’ın kurmuş olduğu Beckman Instruments, Inc.’da çalışmağa başladım. Görevim son derece ilginç ve yükümlülük taşıyordu. İnsan sağlığında protein, normal ve anormal kan yapısı üzerinde çalışıyorduk.

Bu firmada yıllarca, güler yüzümle, strese girmeden, verimli bir çalışma temposu içinde, büyük bir başarı kazandım. Aynı konuda sabrettim. Bu nedenle bana sabır belgesi verdiler. Güler yüzün yanında, sabırlı olup barış içinde dinlemesini bilmek ve saygılı olmak yollarını da “Stress Management For Professionals” seminerlerine gitmekle öğrendim. Örneğin, “How to feel better and perform better on the job?” yani “Nasıl daha iyi hisseder ve işi daha iyi yaparsınız?” yolunu çok iyi anladım.

Tüm bu çabalar içinde en önemlisi, güler yüzlülüğe alıştıkça, insanın hoşgörülü olma yeteneğinin artması ile, çevrenizdeki güç kişilerle bile iyi geçinmenin ve bunun sonucunda iş veriminin çok iyiye gittiğini görmeniz oluyordu.

Böylece Amerika’daki çalışmalarımda bir gencin önerisine değer verip, doğru bir adım atarak, başarıyla yoluma devam ettim. İnsanlara sevgi yoluyla yanaşmanın güzelliğini ve paylaşmayı öğrendim. Umut ediyorum ki, tüm iş yerlerinde bu güzel yol izleniyordur. Güler yüzlü olmaktan uzaklaşmadan, insanları severek, değerini vererek, işlerin yürütülmesi en olumlu yoldur.

Dr. Arnold O. Beckman çalışanlarının değerini ve onlara teşekkür etmesini her an anımsayan, yetenekli bir başkandı. Onun şu olağanüstü tümcesini asla unutmadım: “There is no satisfactory substitute for excellence.” Yani: Mükemmelliğin yerini tutan yeterlilik yoktur.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol